yusuf islam

  1. din olarak müslümanlığı benimsemiş dünyaca ünlü olduğu söylenen sanatçıdır. müslüman olmadan önceki ismi ''cat stevens''tır.
    (arellano 13.10.2006 02:35)
  2. (bkz: stephen demetre georgiou) *
    (irallen 19.01.2007 11:29)
  3. lady d'arbanville parçasını anlamadan dinlediğim halde hala beni benden alır.
    ayrıca kendisine atfedilen "eğer kur'anı kerimden önce müslümanları tanısaydım korkarım müslüman olmazdım" diye bir sözü vardır.
    reha muhtarla yaptığı bir anahaber söyleşisi ise beni kopartmıştır:
    rm._ karınız örtülümü
    yi._ (son kasetini anlatır)
    rm._eee efenim anlıyorumda halk merak ediyor. karınız çarşaflımı
    yi._ (eğitim çalışmalarını anlatır)
    rm._tamam bunlar güzelde halk karınızı merak ediyor efenim
    yi._ (artık patlar) sizin benim karım hakkımdaki bu merakınızın sebebi nedir? sizin karınız nasıl bişey?
    (mantis 22.03.2007 13:04)
  4. sanıldığı üzere fetva makamı değildir. alelade bir müslümandır ve/yani ne göklere çıkarılmalı, ne yerle yeksan edilmelidir.
    (nkrumah 15.08.2007 10:59)
  5. son zamanlarda iyice sevdiğim kişi yusuf islam, cat stevens. kendisi hakkında epey de araştırma yapmış bulunmuşum farkında olmadan. cat stevens başlığına mı yazsam, buraya mı yazsam karar veremedim başta. ama sonuçta o kendisini yusuf islam olarak kabul ediyorsa, biz de ediyoruz.

    cat stevens ki asıl adı stephen demetre georgiou'dur, rum bir baba ve isveçli bir annenin üçüncü çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. 8 yaşındayken annesi ile babası boşanmış ve annesi ile isveç'e dönmüştür. ben bu biyografik bilgiden sonra anladım bu adamın nasıl father and son şarkısını yaptığını ve neden baba oğul ilişkisi ile ilgili pek çok şarkıya sahip olduğunu. yapı itibari ile isyankar olan stevens önce normal okulunu bırakıp sanat okuluna yazıldıysa da oradan da ayrıldı.

    18 yaşında ilk albümü olan i love my dog'u yaptı. 1966 yılında matthew and son albümünü piyasaya sürüp cat stevens ismini aldı. çok genç yaşta zirveye doğru ilerliyordu. 19 yaşında tüberküloza yakalandı. bu hastalık ona şu soruyu sordurdu; "nereye koşuyorum ben?"




    bir röportajından altıntı ile sözü ona bırakalım:

    --- alıntı ---1-

    john tablor : popüler müzikteki kariyerinizin iki bölüme ayrıldığını görüyoruz. ve tabi "matthew and son" o ilk bölümün en önemli albümü. siz ayrıca bir pop yıldızı olarak "i love my dog", "the first cut is the deepest","here's comes my baby" gibi albümlere de imza attınız. fakat daha sonra önemli bir engelle karşılaştınız ve tüberküloza yakalandınız. bunda özel hayatınızın da etkisi var sanıyorum. Özellikle bu hastalık hayatınızı değiştiren fevkalade olaylardan biri gibi geliyor bana. belki de onlardan ilki.

    yusuf İslam: Çok doğru. bana olanlarla ilgili çok dikkatsizdim. sizinde söylediğiniz gibi bir pop yıldızı olarak çok hızlı yaşıyordum ve bir dereceye kadar eğlendiğim de söylenebilirdi.

    fakat diğer taraftan çok çalışıyordum. bir hayli yorucu oluyordu. dolayısıyla pek düzenli bir hayatım yoktu. gece geç saatlere kadar çalışıyordum, hatta bir gecede 2 - 3 programa katıldığım oluyordu. o zaman herkes gibi içki ve sigara da kullanıyordum.

    fakat bunun hesabını bir şekilde ödemem gerekiyordu ve o da başıma gelen bu hastalık oldu galiba. 20. yüzyılda bu hastalığı çoktan yendiğimizi düşünmeme rağmen tüberküloza yakalanmıştım. bu hastalığa yakalanınca sahnelere ara verdim ve iyileşebilmek için istirahata çekildim.

    İşte o an, hayat ve anlamı hakkında tekrar düşünmeye başladım. nereye gidiyordum. bu düşünceler bende büyük değişikliklere sebep oldu. İstirahatta geçirdiğim süre bunları düşünmem için fevkalade bir olanak sağladı. Çok önemli aslında; maalesef hayatın akışı içerisinde durup düşünecek pek zaman bulamıyoruz.

    --- alıntı ---

    esasen tarzı folk müzikti, kimileri pop der kimisi rock. aslında o pek çok yerde söylediği gibi çocukluğunda mahalle aralarında yaşadıklarını veriyordu müziğine *, arkadaşlık ve çocukluk temelli pek çok şarkısı * da buradan gelmekte.

    sene 1970 olduğunda o efsane kabul edilen lady d'arbanville şarkısınında içinde yer aldığı mona bone jakon albümü yayınlandı. aynı senenin ikinci yarısında wild world isimli parça ile zirveye ulaşan tea for the tillerman albümü yayınlandı. kendine has bir müzik oluşturan stevens 1971`de çıkardığı teaser and the firecat albümüyle başarının tadını çıkarmaya devam etti. bu albümde "peace train", "morning has broken" ve "moonshadow" gibi birçok hit parça yer alıyordu.

    bu noktada zirvedeydi, albümü sadece amerikada 60 milyon satıp rekordan rekora koşmuştu. konserlerinde binlerce kişi ile beraber şarkı söylüyor, eğleniyordu. fakat kendi deyimiyle huzuru hissedemiyordu. yavaş yavaş dünya üzerindeki dinleri araştırmaya başladı. fakat bir gün geldi ki o gün ölümle kalım arasında kaldı, yine kendisinden dinleyelim:


    --- alıntı --- 2-

    john tablor: aslında bu daha öncede yazılmıştı. siz bir gün boğulma tehlikesi geçirmiş ve kurtulmak için dua etmişsiniz. bu olay siz kur'an okumaya başlamadan önce miydi?

    yusuf İslam: evet bu kronolojik olarak ben amerika'da, oldukça popülerken, başımdan geçen bir olaydı. Malibu'da bir arkadaşımın deniz kenarındaki evinde olmuştu. bana kimse yüzmek için uygun bir zaman olmadığını söylemedi. hani bilirsiniz insanlar bazen yapmamaları gereken şeyleri yaparlar. İşte bende yapmaman gereken bir şeyi yaptım ve daldım suya. fakat bir müddet sonra akıntının çok kuvvetli olduğunu hissettim ve sahile doğru yüzmeye çalıştım ama bir türlü yapamıyordum işte tam o anda, bilirsiniz insanın kim olduğunun tam olarak farkına vardığı ve kimden yardım isteyeceğini anladığı o anda, "allah'ım, eğer beni kurtarırsan bundan böyle hep senin için çalışacağım" diye dua ettim. ve bir dalga geliverdi. ben de dalganın yardımıyla var gücümle sahile doğru yüzdüm. Şüpheci bir insan bunun bir tesadüf olduğunu söyleyebilir. ama eğer bu ölümle yaşam arasında bir tesadüfse o zaman çok önemli oluyor.

    --- alıntı ---

    bu olaydan sonra kudüs'ten dönen kardeşi david kendisine bir kuran hediye etti. "okudum içimi rahatlattı" diyerek tavsiye etmişti. böylece cat stevens yusuf islam olmaya biraz daha yaklaştı. konserlerine devam ediyordu, fakat günün en sevdiği anları olarak geceleri, otel odasına çekildiği anları kabul ediyordu. odasında, kalabalığın otasındaki yalnızlığında kuran-ı kerim'i okuyor, anlamaya çalışıyordu.

    1977 yılında ingiltere merkez camii'nde müslüman oldu ve müslümanlığın gereklerini öğrenmeye başladı. müzikten elini çekip açtığı bir okulda islam'ı anlamaya ve anlatmaya başladı. kendisini islam dinine adadı. yusuf ismini, kuran-ı kerim'de kendisini en çok etkileyen bölüm olan hz. yusuf kıssasının olduğu peygamberden aldı.

    2006 yılında ise oğlunun eve bir gitar getirmesi ile tekrar müziğe döndüğünü söylüyor. ronan keating ile father and son isimli şarkısını yeniden söyledi, hatta klibinde de oynadı. an other coffee isimli son albümü yine 2006 yılında müzik piyasasına sürüldü.

    hala londra'da eşi ve beş çocuğu ile beraber hayatına devam etmektedir.

    ---

    benden yorumlar

    bu kadar derleyip toparlamadan sonra birkaç not eklemek isterim. beni en çok şaşırtan, etkileyen 22 yaşında bir gencin, dünyada efsane olmuş bir gencin hayatı sorgulamaya başlaması. her şeyi denediğini söylüyor; "herkes gibi alkol ve sigara içerdim hatta uyuşturucu bile denemiştim" diyerek döneminde popüler olan her şeye bulaştığını, yine de bir türlü aradığını bulamadığını anlatıyor.

    şimdi bakıyorum, herkes süperstar. bizim tarkan'a bakıyorum, adam 1 milyon satıyor, "vohoho dünya yıldızımız" oluyor. şimdi yusuf islam diyince millet kıçıyla gülüyor, adamı araştırmıyor şarkılarını bilmiyorlar, fakat gülüyorlar. bu adam kendi tarzını yaratabilmiş, haklı bir şöhrete sahipken hepsini boşverebilmiş birisi. hem öyle birkaç milyon da değil 100 milyon satmış bir adam. hem de henüz 70 yılı bile gelmemiş. islam'ın verdiği (vermesi gereken) kibarlık ve alçakgönüllülük ile oradan oraya koşuyor, islam'ı anlatmaya çalışıyor. fakat müslümanlar dahi onu anlayamıyor. hatırlıyorum ahmet hakan'ın bir programı vardı kanal 7'de, ana haber miydi bilemiyorum. fakat canlı yayında kendisini casusluk ile suçlamıştı. şimdi bakıp nasıl da gülüyorum, demek ki diyorum müslüman dedikleri gerçekten ayna görevi görebiliyormuş.

    sonraları o milyonlar satıp listebaşı olduğu amerika'ya alınmadı. hatta uçakta yusuf islam olduğu duyulunca uçak indirildi. majikat isimli albümünü tanıtmaya gidiyordu oysa özgürlükler ülkesine. türkiye'deki hayranları da kendisine anlam veremiyorlardı, plakları rafların en güzel köşesini süsleyen adama neler olmuştu? aman yarabbim bu ne hal?

    evet. özgürlük savunucuları bizler, bizler ki düşünen hayvanlar, düşünemiyorduk yine. başkalarının farklı düşünceleri bize düşüncesizlik ve ahmaklık olarak geliyordu. birisi kafasını inancı için kazıtıyordu onunla dalga geçiyorduk, birisi turuncular giyiyordu onunla da dalga geçiyorduk. cat stevens, idol, kendi inandığı, düşündüğü şeyin peşine koşunca yine iğrenç bir konsepte bürünmüş biri oluveriyordu. onu anlamaya kimse çalışmıyordu.

    işte bana böyle şeyler düşündürdü bu adam. gerçi çok da güzel bir şey söylüyor, diyor ki; "kuran-ı kerim'i tanımadan önce müslümanları tanısaydım korkarım müslüman olamazdım." doğru da diyor. biz ki inanç kabul ettiğimiz şeylerin sınırlarını giderek şaşırıyoruz, kendi inandıklarımız dışındaki şeylere burnumuzdan soluyoruz. oysa ki bu mudur inanmak, bu mudur inanç?

    umarım yeni şarkıları ile yine hak ettiği yere gelir, bu sefer sakinliği ve duruluğu ile.

    kaynaklar
    -------------

    http://tr.wikipedia.org/wiki/Yusuf_%C4%B0slam
    * 1, 2 http://www.patikalar.net/ceviri1.htm

    -------------
    (gilgalad 01.09.2007 12:36 ~ 21.01.2009 09:46)
  6. son zamanlarda * gerek live earth olsun gerek diğer programlar baya bir aktifleşmiştir kendisi.gitarı eline çok yakışmaktadır dileğimiz bırakmaması yönünde tekrar hayran kalmışızdır kendisine en kısa zmanda bekliyoruz türkiyeye kendisini.
    (artikbendebirlostum 19.09.2007 23:01)


Vampircik - 2005 - 2015

sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.

sözlük sistemi ile geliştirilmiştir.